|
English Translation |
|
More meanings for toplanmak
collect
verb
|
|
toplamak,
almak,
biriktirmek,
derlemek,
toparlamak
|
gather
verb
|
|
toplamak,
bir araya getirmek,
kazanmak,
biriktirmek,
toparlanmak
|
rally
verb
|
|
toparlamak,
toparlanmak,
takılmak,
toplamak,
canlandırmak
|
muster
verb
|
|
toplamak
|
club together
verb
|
|
ortak olmak,
katılmak
|
drift
verb
|
|
sürüklenmek,
kendini koyvermek,
hayatın akışına bırakmak,
gayesiz yaşamak,
yığılmak
|
band together
verb
|
|
birleşmek,
bir araya getirmek
|
club
verb
|
|
katılmak,
sopalamak,
dövmek,
dipçiklemek,
ortakça yatırmak
|
meet
verb
|
|
karşılamak,
tanışmak,
görüşmek,
buluşmak,
yerine getirmek
|
group
verb
|
|
gruplandırmak,
sınıflandırmak,
gruplaşmak
|
keep together
verb
|
|
bir arada tutmak,
bir araya gelmek,
dağıtmamak,
dağılmamak
|
accumulate
verb
|
|
biriktirmek,
toplamak,
birikmek,
yığmak
|
agglomerate
verb
|
|
bir araya getirmek,
toplamak,
yığmak,
yığılmak
|
assemble
verb
|
|
birleştirmek,
toplamak,
monte etmek,
parçaları birleştirmek,
çevirmek
|
get together
verb
|
|
buluşmak,
anlaşmaya varmak
|
bunch
verb
|
|
deste yapmak,
dermek,
kırışmak
|
cluster
verb
|
|
demet haline gelmek,
bir araya gelmek
|
combine
verb
|
|
birleştirmek,
birleşmek,
kombine etmek,
toplamak,
kaynaştırmak
|
congregate
verb
|
|
birleştirmek,
toplamak,
birleşmek
|
convene
verb
|
|
toplantıya çağırmak,
mahkemeye celbetmek,
toplamak
|
meet in council
verb
|
|
toplantı yapmak
|
crowd
verb
|
|
üşüşmek,
doldurmak,
sıkıştırmak,
ısrar etmek,
bıktırmak
|
sit
verb
|
|
oturmak,
oturtmak,
binmek,
oturuma katılmak,
poz vermek
|
shoal
verb
|
|
sürü olmak,
sığlaşmak
|
forgather
verb
|
|
toplanmak
|
herd
verb
|
|
gütmek,
sürmek,
toplamak,
eşlik etmek
|
horde
verb
|
|
göçebe ve ilkel yaşmak,
kalabalık yapmak,
izdiham yaratmak
|
mob
verb
|
|
topluca saldırmak
|
reunite
verb
|
|
birleştirmek,
barıştırmak,
kavuşmak,
birleşmek,
toplamak
|
roll up
verb
|
|
harekete geçmek,
yanaşmak,
araba ile gelmek,
gelmek,
çıkagelmek
|
flock
verb
|
|
üşüşmek,
sürü halinde hareket etmek,
akın etmek
|
build
verb
|
|
inşa etmek,
kurmak,
yapmak,
örmek,
güvenmek
|
sit on
verb
|
|
oturmak,
üzerine oturmak,
görevinde olmak,
görevi yapmak,
üye olmak
|
swarm
verb
|
|
tırmanmak,
kovanı terketmek,
oğul vermek,
yığılmak,
üşüşmek
|
swarm to a place
verb
|
|
üşüşmek
|
throng
verb
|
|
üşüşmek,
doldurmak
|
troop
verb
|
|
topluca ilerlemek
|
troop together
verb
|
|
toplanmak
|
troop up
verb
|
|
toplanmak
|
turn out
verb
|
|
tersyüz etmek,
tersini çevirmek,
içini dışına çevirmek,
boşaltmak,
dışarı çıkarmak
|
See Also in Turkish
aklını başına toplanmak
phrase
|
|
mind,
gather oneself together
|
teftiş için toplanmak
verb
|
|
gather for inspection,
parade
|
koyun gibi toplanmak
verb
|
|
gather like a sheep,
mill around
|
sürü gibi toplanmak
verb
|
|
gather like a flock,
huddle
|
bir araya toplanmak
verb
|
|
gather together,
crowd together,
huddle together
|
üzerinde toplanmak
verb
|
|
gather on,
clot
|
merkezde toplanmak
verb
|
|
gather in the center,
be centralized,
center
|
altında toplanmak
verb
|
|
gather under,
fall under
|
Similar Words
uzaklaşmak
verb
|
|
move away,
retire,
draw away,
grow away from,
become distant
|
yığmak
verb
|
|
stack,
pile,
agglomerate,
bank up,
amass
|
stoklamak
verb
|
|
stock up,
stockpile,
pile,
buy up,
stock
|
ot vermek
verb
|
|
weed,
rack up
|
depolamak
verb
|
|
store,
store up,
stock,
warehouse,
lay up
|
|
|
|
|
|