|
English Translation |
|
More meanings for uğraşmak
deal
verb
|
|
dağıtmak,
ilgilenmek,
meşgul olmak,
değinmek,
iş yapmak
|
struggle
verb
|
|
savaşmak,
boğuşmak,
mücâdele etmek,
çabalamak,
çalışmak
|
fight
verb
|
|
savaşmak,
kavga etmek,
dövüşmek,
mücâdele etmek,
savunmak
|
tussle
verb
|
|
mücâdele etmek,
cebelleşmek
|
make an effort
verb
|
|
gayret etmek
|
groove
verb
|
|
oluk açmak,
yiv açmak,
çizmek,
alay etmek,
dalmak
|
work hard
verb
|
|
uğraşmak
|
endeavor
verb
|
|
çalışmak,
gayret etmek,
çaba harcamak,
çabalamak
|
endeavour
verb
|
|
çalışmak,
gayret etmek,
çaba harcamak,
çabalamak
|
wrestle
verb
|
|
güreşmek,
boğuşmak,
mücâdele etmek
|
get at
verb
|
|
ulaşmak,
varmak,
üstüne varmak,
bulaşmak,
ortaya çıkarmak
|
be occupied in doing
verb
|
|
yapmakla meşgul olmak
|
be occupied with doing
verb
|
|
yapmakla meşgul olmak,
meşgul olmak
|
engage in
verb
|
|
bir işe girişmek,
meşgul olmak,
kalkışmak,
çarpışmaya girmek
|
haze
verb
|
|
canından bezdirmek,
taciz etmek
|
attack
verb
|
|
saldırmak,
hücum etmek,
koyulmak,
taarruz etmek,
dil uzatmak
|
come at
verb
|
|
varmak,
ulaşmak,
üstüne gelmek,
üstüne yürümek,
saldırmak
|
contend
verb
|
|
yarışmak,
çekişmek,
savaşmak,
tartışmak,
iddia etmek
|
cope
verb
|
|
başa çıkmak,
üstesinden gelmek,
çare bulmak,
örtmek,
üstünü kapamak
|
exert oneself
verb
|
|
çabalamak
|
go in for
verb
|
|
katılmak,
yeralmak,
sınava girmek,
ilgi duymak,
meraklısı olmak
|
grapple
verb
|
|
boğuşmak,
yakalamak,
tutmak,
bağlamak,
kanca ile tutunmak
|
set to
verb
|
|
başlamak,
girişmek,
koyulmak,
tartışmak,
kavga etmek
|
labor
verb
|
|
çalışmak,
çaba harcamak,
emek vermek,
doğum sancısı çekmek,
lafı uzatmak
|
pick on
verb
|
|
dadanmak,
sataşmak,
kusur bulmak
|
mess around with
verb
|
|
uğraşmak
|
moil
verb
|
|
didinmek
|
monkey around with
verb
|
|
karıştırmak
|
monkey with
verb
|
|
karıştırmak,
kurcalamak
|
push
verb
|
|
itmek,
zorlamak,
itelemek,
kakmak,
sıkıştırmak
|
seek
verb
|
|
aramak,
araştırmak,
istemek,
çıkarmaya çalışmak,
peşinde koşmak
|
agonize
verb
|
|
işkence etmek,
kıvranmak,
acı çektirmek,
eziyet etmek,
kıvrandırmak
|
strive
verb
|
|
çabalamak,
gayret etmek,
didinmek,
mücâdele etmek
|
strive against
verb
|
|
savaşmak
|
tackle
verb
|
|
ele almak,
yakalamak,
başarmak,
becermek,
topu ayağından almak
|
toil
verb
|
|
didinmek,
emek sarfetmek,
zahmet çekmek
|
tug
verb
|
|
çabalamak,
çekmek,
asılmak,
sürüklemek
|
be at war with
verb
|
|
savaş halinde olmak,
mücâdele etmek
|
work away
verb
|
|
meşgul olmak
|
try hard
verb
|
|
didinmek,
çok çalışmak,
özenmek
|
mess with
phrase
|
|
bulaşmak
|
See Also in Turkish
gereksiz ayrıntılarla uğraşmak
verb
|
|
deal with unnecessary details,
niggle
|
önemsiz şeylerle uğraşmak
verb
|
|
dealing with unimportant things,
peddle
|
önemsiz işlerle uğraşmak
verb
|
|
deal with insignificant work,
piddle
|
bahçe işiyle uğraşmak
verb
|
|
dealing with gardening,
garden
|
felsefe ile uğraşmak
verb
|
|
deal with philosophy,
philosophize
|
ara sıra uğraşmak
verb
|
|
occasionally,
dabble in
|
boşuna uğraşmak
phrase
|
|
deal in vain,
beat the air,
run in circles,
talk in circles,
bay the moon
|
için uğraşmak
verb
|
|
deal with,
strive for,
strive after,
work hard for
|
çok uğraşmak
phrase
|
|
make a lot of effort,
go great lengths,
go to great lengths
|
Similar Words
|
|
|
|
|