|
English Translation |
|
More meanings for bastırmak
suppress
verb
|
|
önlemek,
durdurmak,
ortadan kaldırmak,
baskı altına almak,
zaptetmek
|
depress
verb
|
|
düşürmek,
azaltmak,
sıkmak,
moralini bozmak,
neşesini kaçırmak
|
push down
verb
|
|
bastırmak
|
compress
verb
|
|
sıkıştırmak,
kısaltmak,
kompres yapmak,
özetlemek
|
weigh down
verb
|
|
ağırlık yapmak,
ezmek,
bunaltmak,
daha ağır gelmek
|
weigh
verb
|
|
tartmak,
yük olmak,
gelmek,
ölçüp tartmak
|
allay
verb
|
|
yatıştırmak,
gidermek,
hafifletmek,
sakinleştirmek
|
alleviate
verb
|
|
hafifletmek,
azaltmak,
dindirmek,
yatıştırmak,
teskin etmek
|
appease
verb
|
|
yatıştırmak,
sakinleştirmek,
gidermek,
gönlünü almak,
azaltmak
|
assuage
verb
|
|
yatıştırmak,
dindirmek,
hafifletmek
|
bear against
verb
|
|
baskı yapmak,
sıkıştırmak,
karşı koymak
|
beat down
verb
|
|
yere sermek,
vurmak,
düşürmek,
fiyat kırmak,
bardaktan boşanırcasına yağmak
|
bottle up
verb
|
|
gizlemek,
frenlemek,
kuşatmak,
sıkıştırmak
|
burke
verb
|
|
boğmak,
susturmak,
örtbas etmek
|
overtake
verb
|
|
sollamak,
yetişmek,
yakalamak,
yetişip geçmek
|
crucify
verb
|
|
çarmıha germek,
işkence etmek
|
drown
verb
|
|
boğmak,
suda boğmak,
suda boğulmak,
dağıtmak
|
extinguish
verb
|
|
söndürmek,
ortadan kaldırmak,
yıkmak,
tüketmek,
baskın çıkmak
|
flow
verb
|
|
akmak,
dolaşmak,
süzülmek,
dökülmek,
basmak
|
gulp
verb
|
|
yutmak,
yutkunmak,
küçük dilini yutmak,
içine atmak,
boğazı düğümlenmek
|
gulp down
verb
|
|
yutmak,
yutkunmak,
lüplemek,
içine atmak,
boğazı düğümlenmek
|
hold down
verb
|
|
baskılamak,
ezmek,
zaptetmek,
yürütmek,
elinde tutmak
|
keep down
verb
|
|
tutmak,
engellemek,
zaptetmek,
baskı yapmak,
sınıfta bırakmak
|
keep in
verb
|
|
tutmak,
alıkoymak,
frenlemek,
karnını içe çekmek,
yanar durumda tutmak
|
keep under
verb
|
|
disiplin altında tutmak,
narkoz vermek
|
outtalk
verb
|
|
yerinde konuşmak,
susturmak
|
overbear
verb
|
|
ağır basmak,
fazla ürün vermek,
ezmek,
zorbalık etmek
|
squash
verb
|
|
ezmek,
pelte haline getirmek
|
stamp
verb
|
|
damgalamak,
basmak,
ezmek,
tasdik etmek,
onaylamak
|
put down
verb
|
|
yere koymak,
indirmek,
öldürmek,
kısmak,
azaltmak
|
quell
verb
|
|
yatıştırmak,
teskin etmek
|
quench
verb
|
|
gidermek,
söndürmek,
dindirmek,
kırmak,
su vermek
|
repress
verb
|
|
baskılamak,
baskı altında tutmak,
önlemek,
içine atmak
|
restrain
verb
|
|
dizginlemek,
tutmak,
engellemek,
kısıtlamak,
sınırlamak
|
set in
verb
|
|
başlamak,
gelip çatmak,
meydana gelmek,
sahile doğru esmek
|
settle
verb
|
|
yerleşmek,
yetinmek,
ödemek,
yerleştirmek,
durulmak
|
settle in
verb
|
|
yerleşmek
|
silence
verb
|
|
susturmak,
ateşkese zorlamak
|
smother
verb
|
|
boğmak,
boğulmak,
kontrol altına almak,
boğarak öldürmek,
yenilmek
|
smother up
verb
|
|
yatıştırmak,
örtbas etmek
|
choke
verb
|
|
kısmak,
boğmak,
tutmak,
boğulmak,
boğarak öldürmek
|
squelch
verb
|
|
çiğnemek,
susturmak,
ezmek,
pestilini çıkarmak,
suda yürümek
|
pocket
verb
|
|
cebe indirmek,
cebe koymak,
cebe atmak,
iç etmek,
üstüne yatmak
|
stifle
verb
|
|
boğmak,
zaptetmek,
tutmak,
boğulmak,
tıkanmak
|
strangle
verb
|
|
boğmak,
boğazlamak,
boğarak öldürmek,
gelişimini engellemek,
tutmak
|
subdue
verb
|
|
boyun eğdirmek,
hafifletmek,
kontrolüne almak,
zorlamak,
baskı yapmak
|
submerge
verb
|
|
batırmak,
daldırmak,
batmak,
örtmek,
sular altında bırakmak
|
swallow
verb
|
|
yutmak,
yutkunmak,
geri almak,
sineye çekmek,
ezberlemek
|
throttle back
verb
|
|
bastırmak
|
throttle down
verb
|
|
kısmak
|
whelm
verb
|
|
boğmak,
bunaltmak,
yenmek
|
quash
verb
|
|
bozmak,
ezmek,
iptal etmek,
feshetmek,
reddetmek
|
whip
verb
|
|
kamçılamak,
kapmak,
kırbaçlamak,
dövmek,
çırpmak
|
See Also in Turkish
tuzlu suya bastırmak
verb
|
|
press the salt water,
souse
|
konuşarak bastırmak
verb
|
|
press,
talk down
|
kenarını bastırmak
verb
|
|
press the edge of,
fringe,
hem,
overcast,
skirt
|
karanlık bastırmak
verb
|
|
put down the dark,
fall
|
göğsüne bastırmak
verb
|
|
put on your chest,
strain to one's breast
|
sesini bastırmak
verb
|
|
suppress the voice,
drown out,
shout down
|
sesle bastırmak
verb
|
|
press,
drown out
|
para bastırmak
verb
|
|
put money down,
coin
|
suya bastırmak
verb
|
|
press the water,
souse
|
faka bastırmak
verb
|
|
print,
deceive,
trick,
two-time,
hornswoggle
|
Similar Words
|
|
|
|
|