|
English Translation |
|
More meanings for bilgi vermek
acquaint
verb
|
|
tanıtmak,
bildirmek,
haber vermek
|
inform
verb
|
|
bildirmek,
haberdar etmek,
haber vermek,
ihbar etmek
|
keep informed
verb
|
|
haberdar etmek
|
enlighten
verb
|
|
aydınlatmak,
öğretmek
|
apprise
verb
|
|
haber vermek,
söylemek
|
charge
verb
|
|
şarj etmek,
doldurmak,
yüklemek,
suçlamak,
saldırmak
|
clear
verb
|
|
temizlemek,
gidermek,
açıklamak,
kaldırmak,
açmak
|
clear up
verb
|
|
açıklamak,
aydınlatmak,
tasfiye etmek,
açmak,
temizlemek
|
clue
verb
|
|
aydınlatmak
|
cue in
verb
|
|
bilgi vermek
|
give the dope
verb
|
|
bilgi vermek
|
post
verb
|
|
postalamak,
asmak,
ilan etmek,
posta ile göndermek,
yapıştırmak
|
post up
verb
|
|
yapıştırmak,
asmak,
tam bilgi vermek,
deftere geçirmek,
deftere kaydetmek
|
state
verb
|
|
belirtmek,
açıklamak,
ifade etmek,
bildirmek,
söylemek
|
give directions
noun
|
|
açıklama yapmak,
emir vermek
|
See Also in Turkish
Similar Words
sır vermek
verb
|
|
give a secret,
confide,
tell a secret,
tip off
|
bildirmek
verb
|
|
report,
notice,
notify,
inform,
declare
|
eğitmek
verb
|
|
teach,
educate,
train,
coach,
condition
|
uyarmak
verb
|
|
warn,
alert,
stimulate,
induce,
caution
|
güncelleştirmek
verb
|
|
update
|
haberdar etmek
phrase, verb
|
|
inform,
keep informed,
put wise to,
wise up,
put in the picture
|
haber vermek
phrase, verb
|
|
give notice,
let know,
advise,
warn,
inform
|
|
|
|
|
|