|
English Translation |
|
More meanings for atmak
throw
verb
|
|
fırlatmak,
düşürmek,
vermek,
yavrulamak,
bükmek
|
toss
verb
|
|
kıpırdanmak,
fırlatmak,
yazı tura için atmak,
çekmek,
sallanmak
|
throw away
verb
|
|
boşa harcamak,
ziyan etmek
|
put
verb
|
|
koymak,
yerleştirmek,
sokmak,
bırakmak,
kurmak
|
cast
verb
|
|
fırlatmak,
dökmek,
erken doğum yapmak,
kehanette bulunmak,
rol dağıtımı yapmak
|
shoot
verb
|
|
çekmek,
vurmak,
ateş etmek,
öldürmek,
çekim yapmak
|
fling
verb
|
|
fırlatmak,
savurmak,
atılmak,
girişmek,
fırlamak
|
drop
verb
|
|
düşürmek,
bırakmak,
çıkarmak,
kesmek,
damlatmak
|
sling
verb
|
|
sapanla atmak,
halatla çekmek,
bocurgat halatı ile çekmek,
asmak,
askıya almak
|
shoot out
verb
|
|
fırlatmak,
dışarı atmak,
çıkarmak,
filizlenmek,
fırlamak
|
cast off
verb
|
|
çıkarıp atmak,
reddetmek,
avara etmek,
üzerinden etmek,
tahmin etmek
|
blow
verb
|
|
uçurmak,
üflemek,
esmek,
çiçek açmak,
patlamak
|
eject
verb
|
|
çıkarmak,
fırlatmak,
kovmak,
uçaktan atlamak
|
chuck
verb
|
|
fırlatmak,
savurmak,
çenesini okşamak,
bırakmak,
son vermek
|
launch
verb
|
|
başlatmak,
denize indirmek,
fırlatmak,
çıkmak,
piyasaya sürmek
|
affix
verb
|
|
yapıştırmak,
takmak,
iliştirmek,
eklemek,
basmak
|
throw into
verb
|
|
içine atmak
|
send
verb
|
|
göndermek,
yollamak,
sokmak,
sevketmek,
fırlatmak
|
eliminate
verb
|
|
gidermek,
elemek,
yok etmek,
çıkarmak,
elimine etmek
|
discharge
verb
|
|
boşaltmak,
yerine getirmek,
tahliye etmek,
görevden almak,
işten atmak
|
uncork
verb
|
|
tıpasını çıkarmak,
açığa vurmak,
göstermek
|
beat
verb
|
|
dövmek,
yenmek,
vurmak,
geçmek,
çalmak
|
hurl
verb
|
|
savurmak,
fırlatmak,
yağdırmak,
İrlanda hokeyi oynamak
|
dash
verb
|
|
karalamak,
çarpmak,
atılmak,
savurmak,
parçalamak
|
fabricate
verb
|
|
üretmek,
uydurmak,
yalan söylemek,
sahtesini yapmak
|
pitch
verb
|
|
ziftlemek,
düşmek,
zift kaplamak,
çakmak,
kurmak
|
pulsate
verb
|
|
zonklamak,
titremek,
titreşmek,
çarpmak
|
project
verb
|
|
yansıtmak,
tasarlamak,
planlamak,
projesini hazırlamak,
fırlatmak
|
doff
verb
|
|
çıkarmak,
başından savmak
|
flash
verb
|
|
parlamak,
ışık tutmak,
aydınlatmak,
yakmak,
böbürlenmek
|
precipitate
verb
|
|
çökeltmek,
hızlandırmak,
çökelmek,
düşürmek,
yüksekten atmak
|
peg
verb
|
|
kazık çakarak sabitlemek,
ağaç çivi ile çakmak,
belirlemek,
saptamak
|
dart
verb
|
|
fırlatmak,
atılmak,
fırlamak,
çıkıvermek,
çıkarıvermek
|
inflict
verb
|
|
vermek,
yamamak,
çarptırmak,
vurmak,
yüklemek
|
insert
verb
|
|
eklemek,
girmek,
sokmak,
vermek
|
pulse
verb
|
|
çarpmak,
titreşmek,
titremek
|
cashier
verb
|
|
kovmak,
işine son vermek
|
loose
verb
|
|
salıvermek,
serbest bırakmak,
ateşlemek,
ateş etmek
|
fib
verb
|
|
yalan söylemek,
uydurmak
|
pelt
verb
|
|
taş atmak,
taşlamak,
taşa tutmak,
yağdırmak,
fırlatmak
|
tell a fib
verb
|
|
yalan söylemek,
uydurmak
|
elbow out
verb
|
|
kovmak
|
fling away
verb
|
|
fırlatıp atmak,
boşa harcamak,
saçıp savurmak
|
fling out
verb
|
|
silkinmek,
binicisini atmak,
fırlatıp atmak,
yüzüne söylemek,
uzatıvermek
|
fuse
verb
|
|
kaynaştırmak,
kaynaşmak,
eritmek,
yanmak,
erimek
|
fuze
verb
|
|
eritmek,
yanmak,
birleştirmek,
birleşmek
|
deliver
verb
|
|
vermek,
iletmek,
dağıtmak,
teslim etmek,
kurtarmak
|
invent
verb
|
|
icat etmek,
uydurmak,
bulmak
|
junk
verb
|
|
çöpe atmak,
hurdaya ayırmak,
ıskartaya ayırmak
|
let fly
verb
|
|
ateşlemek,
uçurmak,
ateş etmek,
patlamak,
ağzına geleni söylemek
|
loose off
verb
|
|
ateşlemek,
ateş etmek
|
order off
verb
|
|
çıkarmak,
oyundan çıkarmak
|
fetch
verb
|
|
almak,
getirmek,
çekmek,
gidip almak,
geçirmek
|
heave
verb
|
|
öğürmek,
çekmek,
kaldırmak,
kabarmak,
şişirmek
|
give a kick
verb
|
|
tekme atmak,
tekmelemek
|
scutch
verb
|
|
ditmek,
dövmek,
döverek temizlemek
|
tell lies
verb
|
|
yalanlar söylemek
|
utter
verb
|
|
söylemek,
dile getirmek,
ifade etmek,
telâffuz etmek,
açığa vurmak
|
void
verb
|
|
iptal etmek,
boşaltmak,
boş bırakmak,
hükümsüz kılmak,
terketmek
|
cast away
verb
|
|
fırlatmak,
çarçur etmek,
boşa harcamak,
ıssız adada bırakmak,
deniz kazası geçirmek
|
catapult
verb
|
|
fırlatmak,
vurmak
|
chuck away
verb
|
|
fırlatmak,
israf etmek,
savurmak,
boşa harcamak,
kaybetmek
|
shy
verb
|
|
çekinmek,
fırlatmak,
ürkmek,
korkmak,
sakınmak
|
chuck out
verb
|
|
kovmak,
yaka paça çıkarmak,
çöpe atmak,
kapı dışarı etmek
|
blow out
verb
|
|
patlamak,
püskürmek,
üflemek,
dinmek,
üfleyip söndürmek
|
peg at
verb
|
|
atmak
|
draw the longbow
phrase
|
|
abartmak,
atıp tutmak,
palavra sıkmak
|
See Also in Turkish
kahkaha atmak
noun, verb
|
|
lol,
cachinnate,
raise a laugh,
burst into laughter,
howl
|
yumruk atmak
verb
|
|
punch,
deal a blow at,
deal a blow,
dot one,
box
|
çığlık atmak
verb
|
|
scream,
cry out,
cry,
shriek out,
hoop
|
tokat atmak
verb
|
|
to slap,
slap in the face,
buffet,
catch,
sock
|
imza atmak
verb
|
|
sign,
put signature to,
append the signature,
subscribe to
|
adım atmak
verb
|
|
taking a step,
take a step,
step
|
hava atmak
phrase, verb
|
|
show off,
make a show of,
crow,
cut a dash,
put on an act
|
gol atmak
verb
|
|
score a goal,
score,
touch down
|
dayak atmak
phrase, verb
|
|
beating,
give a thrashing,
thrash,
lather,
beat
|
göz atmak
phrase, verb
|
|
browse,
take a glance at,
shoot a glance,
glance,
dip into
|
See Also in English
throw
noun, verb
|
|
atmak,
atış,
atma,
fırlatmak,
fırlatma
|
away
noun, adjective, adverb
|
|
uzakta,
uzak,
uzağa,
deplasmanda,
yok
|
|
|
|
|
|