|
English Translation |
|
More meanings for habersiz
unannounced
adjective
|
|
bildirilmemiş,
duyurulmamış,
haber verilmemiş,
beklenmedik
|
unaware
adjective
|
|
farkında olmayan,
önemsemeyen,
farkında değil,
haberi olmayan,
dikkatsiz
|
oblivious
adjective
|
|
ilgisiz,
unutkan,
ihmalkâr,
ihmalci
|
ignorant
adjective
|
|
cahil,
bilgisiz,
bilmez
|
uninformed
adjective
|
|
bilgisiz,
cahil,
haber verilmemiş
|
unknowing
adjective
|
|
bilmeyen,
cahil,
bilgisiz
|
without notice
adverb
|
|
haber vermeden,
süre tanımadan
|
unconscious
adjective
|
|
bilinçsiz,
şuursuz,
baygın,
kendinden geçmiş,
bilmeden
|
unwitting
adjective
|
|
kasıtsız,
farkında olmayan
|
not knowing
adjective
|
|
habersiz
|
unbeknown
adjective
|
|
meçhul,
bilinmeyen,
tanınmayan
|
in the dark
adverb
|
|
karanlıkta
|
insensible
adjective
|
|
duyarsız,
baygın,
hissiz,
umursamaz,
ilgisiz
|
insensible of
adjective
|
|
farkında değil
|
unbeknownst
adjective
|
|
bilinmeyen,
tanınmayan
|
See Also in Turkish
Similar Words
sürpriz
noun, adjective
|
|
surprise,
bonus,
snap,
bombshell,
fluke
|
damdan düşer gibi
adjective, adverb
|
|
like a dripping drop,
out of the blue,
out-of-the-blue
|
beklenmeyen
adjective
|
|
unexpected,
unforeseeable,
unprovided for
|
|
|
|
|
|