|
English Translation |
|
More meanings for eğilme
bending
noun
|
|
eğme,
kıvırma,
esneme
|
tilt
noun
|
|
eğim,
tente,
meyil,
eğilim,
kavga
|
flexure
noun
|
|
eğilme
|
lean
noun
|
|
dayanma,
meyil
|
inclination
noun
|
|
eğim,
eğilim,
meyil,
eğiklik,
eğim açısı
|
curvature
noun
|
|
eğrilik,
kavislenme
|
stoop
noun
|
|
öne eğilme,
kambur durma,
sundurma,
kapı önü verandası
|
inflection
noun
|
|
çekim,
kıvrılma,
ses tonunun değişmesi,
çekim eki
|
buckle
noun
|
|
toka,
kopça
|
tip
noun
|
|
bahşiş,
uç,
tip,
burun,
tavsiye
|
dip
noun
|
|
daldırma,
eğim,
dalma,
sos,
bandırma
|
hunch
noun
|
|
önsezi,
kambur,
hörgüç,
topak
|
inflexion
noun
|
|
çekim,
kıvrılma,
ses tonunun değişmesi
|
droop
noun
|
|
sarkma,
cesaretini kaybetme,
ümidi kırılma
|
proneness
noun
|
|
eğilim,
meyil,
eğimli olma,
yüzükoyun yatma
|
spring
noun
|
|
bahar,
yay,
ilkbahar,
kaynak,
pınar
|
See Also in Turkish
Similar Words
|
|
|
|
|