|
English Translation |
|
More meanings for kazanç
gain
noun
|
|
kâr,
yarar,
yükselme,
artma,
ilerleme
|
winnings
noun
|
|
kazanç
|
earnings
noun
|
|
gelir,
ücret,
maaş
|
income
noun
|
|
gelir,
bütçe
|
profit
noun
|
|
kâr,
fayda,
getiri,
çıkar,
menfaat
|
benefit
noun
|
|
fayda,
yarar,
avantaj,
menfaat,
yardım parası
|
revenues
noun
|
|
gelir,
hasılat,
aidat
|
acquisition
noun
|
|
edinme,
kazanma,
müzeye yeni gelen eşya,
kütüphaneye yeni gelen kitap
|
yield
noun
|
|
verim,
getiri,
ürün,
gelir,
sünme
|
proceeds
noun
|
|
gelir,
getiri
|
grist
noun
|
|
öğütülecek tahıl,
ezilmiş malt,
temel madde,
ipin boyutu,
fayda
|
gainings
noun
|
|
getiri,
kâr,
gelir
|
capital
noun
|
|
sermaye,
başkent,
kapital,
büyük harf,
kâr
|
credit
noun
|
|
kredi,
alacak,
itibar,
vade,
güven
|
acquirement
noun
|
|
kazanma,
edinme,
edinilen şey,
zamanla kazanılan nitelik
|
increment
noun
|
|
artış,
artım,
artma,
çoğalma,
kâr
|
takings
noun
|
|
hasılat,
gelir
|
make
noun
|
|
yapılış şekli,
biçim,
verim,
yapı
|
avails
noun
|
|
kâr
|
convenience
noun
|
|
kolaylık,
uygunluk,
elverişlilik,
tuvalet,
müsait oluş
|
melon
noun
|
|
kavun,
kâr
|
receipt
noun
|
|
makbuz,
fiş,
alındı,
alma,
reçete
|
spoil
noun
|
|
yağma,
ganimet,
avanta,
memuriyet,
yağma malı
|
See Also in Turkish
brüt kazanç
noun
|
|
gross profit
|
beklenmedik kazanç
noun
|
|
plum
|
kanunsuz kazanç
noun
|
|
loot,
rake-off
|
haksız kazanç sağlamak
phrase
|
|
gain unfair advantage,
make a big haul
|
kazanç sağlamak
verb
|
|
earn,
reap a profit
|
kazanç kaynağı
noun
|
|
revenue source,
bonanza
|
haksız kazanç
noun
|
|
unjust gain,
haul,
pelf,
ill-gotten gains
|
yolsuz kazanç
noun
|
|
corrupt gain,
rake-off
|
büyük kazanç
noun
|
|
great gain,
scoop
|
kolay kazanç
noun
|
|
easy gain,
gravy
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|