|
English Translation |
|
More meanings for soluk
pale
adjective
|
|
solgun,
açık,
uçuk,
renksiz,
sarı
|
faded
adjective
|
|
solmuş,
solgun,
zayıflamış,
geçkin,
rengi atmış
|
breath
noun
|
|
nefes,
esinti,
fısıltı,
ağızdan çıkan buhar
|
breathing
noun
|
|
nefes alma,
soluma,
bir nefeslik süre
|
faint
adjective
|
|
zayıf,
sönük,
belli belirsiz,
baygın,
bitkin
|
dull
adjective
|
|
sıkıcı,
donuk,
mat,
kör,
ağır
|
exhalation
noun
|
|
nefes verme,
nefes,
oh çekme,
koku,
gaz
|
pallid
adjective
|
|
solgun,
benzi atmış
|
sallow
adjective
|
|
solgun,
renksiz,
benzi sararmış
|
colorless
adjective
|
|
renksiz,
donuk,
solgun,
tarafsız,
cansız
|
pasty
adjective
|
|
solgun,
hamur gibi,
macun gibi
|
sick
adjective
|
|
hasta,
rahatsız,
iğrenç,
mide bulandırıcı,
usanmış
|
wan
adjective
|
|
solgun,
bitik,
benzi atmış,
yorgun
|
cadaverous
adjective
|
|
kadavra gibi
|
ashy
adjective
|
|
küllü,
kül gibi,
külle kaplı,
solgun
|
watery
adjective
|
|
sulu,
sulak,
ıslak,
su gibi,
su dolu
|
washy
adjective
|
|
kuvvetsiz,
sulu,
halsiz,
solmuş
|
sickly
adjective
|
|
hastalıklı,
iğrenç,
sağlıksız,
mide bulandırıcı,
hastalık yapan
|
colourless
adjective
|
|
renksiz,
donuk,
solgun,
tarafsız,
cansız
|
See Also in Turkish
Nearby Translations
|
|
|
|
|