|
English Translation |
|
More meanings for sağlamak
provide
verb
|
|
temin etmek,
ihtiyacını karşılamak,
karşılamak,
şart koşmak,
koşul koymak
|
ensure
verb
|
|
garantiye almak,
sağlama almak,
sigorta etmek
|
supply
verb
|
|
tedarik etmek,
temin etmek,
karşılamak,
gidermek,
ihtiyacı karşılamak
|
make
verb
|
|
yapmak,
yaptırmak,
etmek,
elde etmek,
varmak
|
provision
verb
|
|
karşılamak
|
maintain
verb
|
|
korumak,
sürdürmek,
bakmak,
geçindirmek
|
assure
verb
|
|
temin etmek,
inandırmak,
garanti etmek,
güvenceye almak,
sağlama almak
|
obtain
verb
|
|
elde etmek,
edinmek,
kazanmak,
bulmak,
varlığını sürdürmek
|
keep
verb
|
|
tutmak,
korumak,
kalmak,
sürdürmek,
bulundurmak
|
secure
verb
|
|
korumak,
sağlamlaştırmak,
güvenceye almak,
elde etmek,
sağlama almak
|
cater
verb
|
|
hitap etmek,
temin etmek
|
yield
verb
|
|
vermek,
ürün vermek,
eğilmek,
karşı koyamamak,
yol vermek
|
implement
verb
|
|
uygulamak,
yerine getirmek,
tamamlamak,
yapmak
|
cater for
verb
|
|
temin etmek,
gereklerini hazırlamak
|
provide with
verb
|
|
temin etmek,
bulmak
|
procure
verb
|
|
temin etmek,
bulmak,
elde etmek,
üretmek,
neden olmak
|
carry
verb
|
|
taşımak,
getirmek,
götürmek,
bulundurmak,
geçirmek
|
enlist
verb
|
|
kaydetmek,
askere almak,
asker olmak,
askere kaydetmek,
gönüllü yazılmak
|
furnish
verb
|
|
vermek,
sunmak,
döşemek,
donatmak,
mobilya döşemek
|
purvey
verb
|
|
tedarik etmek,
erzak sağlamak
|
derive
verb
|
|
türetmek,
çıkarmak,
kaynaklanmak
|
suck
verb
|
|
emmek,
çekmek,
özümlemek,
sızdırmak,
içine çekmek
|
fix
verb
|
|
düzeltmek,
saptamak,
takmak,
tamir etmek,
bağlamak
|
lay in
verb
|
|
stoklamak,
depolamak,
dayak atmak,
dövmek,
çok kazanmak
|
lay on
verb
|
|
yüklemek,
koymak,
sürmek,
kullanmak,
tesisat döşemek
|
fend for
verb
|
|
bakmak
|
fix up
verb
|
|
kurmak,
ayarlamak
|
get out of
verb
|
|
kaçınmak,
bırakabilmek,
kurtulmak,
kazanmak
|
extract
verb
|
|
çıkarmak,
almak,
çekmek,
ihraç etmek,
özünü çıkarmak
|
come in
verb
|
|
içeri girmek,
girmek,
içeriye girmek,
almak,
yaygın olmak
|
arm
verb
|
|
silâhlanmak,
silâhlandırmak,
zırh giydirmek,
donatmak,
elini uzatmak
|
accommodate
verb
|
|
yerleştirmek,
uyum sağlamak,
uydurmak,
bağdaştırmak,
uzlaştırmak
|
find
verb
|
|
bulmak,
rastlamak,
keşfetmek,
bakmak,
geçindirmek
|
accommodate with
verb
|
|
tedarik etmek
|
See Also in Turkish
güvenliği sağlamak
verb
|
|
provide security,
police
|
geçimini sağlamak
verb
|
|
live on,
earn one's keep,
fend for oneself,
support oneself,
live off
|
yarar sağlamak
verb
|
|
benefit,
gain advantage from,
pay dividends,
utilize
|
iletişim sağlamak
verb
|
|
communicate,
connect,
reach,
keep up with
|
üstünlük sağlamak
phrase, verb
|
|
excel,
outclass,
outflank,
outmaneuver,
outmanoeuvre
|
avantaj sağlamak
phrase
|
|
take advantage,
get the whip hand of
|
kazanç sağlamak
verb
|
|
earn,
reap a profit
|
çıkar sağlamak
verb
|
|
make a profit,
profit from,
take advantage of,
suck advantage out of,
capitalize
|
fayda sağlamak
noun, verb
|
|
benefit,
suck advantage out of,
cash in,
cash on,
be useful
|
uyum sağlamak
verb
|
|
adapt,
accommodate,
blend,
orient oneself,
accommodate oneself
|
Similar Words
|
|
|
|
|